THE GARDEN SAPANCA
Adresiyle müsemma güzel bir kaçış noktası
Şehirlerarası seyahatlerimde tercih ettiğim kaçış rotalarımdan biridir Sapanca. Çok sık olmasa da keyfim yerinde ise bir göl havası almak otobanı terkedip direksiyonu çevirdiğim güzel bir sahil şeridine sahip.
Yıllar önce ilk keşfettiğimde ise uluslararası bisiklet yarışlarına sahiplip yapması güzel bir tesadüf olmuştu bizim için. Sessiz ve sakin göl kıyısı boyunca yürüyüş yapmış, fotoğraflar çekmiştim. Gölün kenarında oturmak, deniz bisikletlerine ve küçük sandallara binip tur yapan ziyaretçileri o durgun suların üzerinde izlemek insanın ruhunu dinlendirmeye yetiyordu. Epey bir süre geçtikten sonra yaptığım ikinci ziyarette ise biraz daha kalabalık olmasından dolayı aynı alanda sahil yolunun üst kısmında ama yine gölü seyretmeye olanak kılan gözlemecilerden birinde oturmuş, sıcak gözlemelerimizi yerken yine aynı manzaradan keyif almıştık. Ekim 2020 tarihi havaların da epey bir sıcak seyrinden dolayı bizim aynı rotaya üçüncü ziyaretimiz oldu. Bukez bambaşka bir Sapanca ve bambaşka bir sahil şeridiyle karşılaştık.
Geçen yıllar takvimlerde gün gün ilerlerken, Sapanca takvimlerin aksine adım adım gerilemeye başlamış. O sakin göl kıyısından eser kalmazken yerli ziyaretçilerin yerlerini Arap halkından gruplar doldurmuş. Kültür karmaşası halen var ama ağırlık ne derseniz sanki eski, çok eski zamanların pazaryerlerinde ama başka bir doğu ülkesinde geziyor gibi hissetmemeniz mümkün değil. Sapanca'dan yaşayanları almışlar da mübadele ile başka bir topluluğu yerleştirmişlercesine yabancı bir şehir. Hediyelik eşya satan esnaf müşterileriyle arapça konuşuyor. Satılık villa ilanını görüp başınızı çevirdiğinizde, balkon duvarlarında arapça yazıların yeraldığı yeni binaları görüyorsunuz. Sohbet ettiğim bir esnaf şakayla karışık artık burada merhaba kelimesi tanınmıyor, merhaba dediğiniz kişi size selamün aleyküm demeniz gerektiğini hatırlatıyor dedi. Sözün özü Sapanca dışarıya kapalı bir havaya bürünmüş, kısacası Sapanca bitmiş, gitmiş, yerine başka bir şehir kurulmuş gibi.
Neyse ki bu kargaşanın içerisinde, gölün bir paralel üst sokaklarında halen kaçıp sığınabileceğiniz, ruhunuzu ve midenizi doyurabileceğiniz güzellikler de var. Bizim bu anlamda tercih ettiğimiz mekanın ismi "THE GARDEN sapanca" oldu. THE GARDEN, gölün yerli ve yabancı ziyaretçilere açık kıyı şeridinin hemen üst paralelinde
Arada bir rotadan çıkmanın hiçbir sakıncası yok. yeralan, diğerleri gibi yüksek bahçe duvarlarıyla kendini gizlemiş benzer doğa restaurantlarından biri. Fark arıyorsanız da hemen yanıbaşından geçen, the garden'a sınır çizerek göle ilerleyen güzel bir derenin kenarında kahvaltınızı etmek, yemeğinizi yemek, sohbetinizi etmek diyebiliriz. Mönüsü güzel olmakla birlikte arasına değişik ve farklı lezzetler de katmayı ihmal etmemişler. Çalışanlar nazik ve ilgili. Ortam sessiz. Bu sessizlik şehir kalabalığı ve trafik seslerinden arınmışlık olmakla birlikte yine de o denli sessiz değil. Ama bu rahatsız olabileceğiniz değil hatta huzuru bulabileceğiniz sesler demek. Masaların yanından akıp giden dere, ağaçların yapraklarından süzülürken ıslık çalan ılık rüzgar, rüzgara eşlik eden kuşların sesleri. İşte kapısından girdiğiniz andan itibaren THE GARDEN Sapanca'da kendini içinde bulacağınız ortam bu. Benden tavsiye.
Arada bir rotadan çıkmayı denemekte fayda var.
 |
manzara 4 mevsim ayrı güzellikte
|