14 Temmuz 2016 Perşembe

MİMAROBA GÜZELCE BELDESİ

Bilenler bilir, aklımıza eser arabamıza atlar, hadi yeni bir yer keşfedelim deyip düşeriz yollara. Bugün de öyle yaptık. Benim tek başıma daha önce gittiğim ancak fazla birşey göremeyip geri döndüğüm Büyükçekmece Mimaroba'ya bağlı Güzelce beldesine gitmeye karar verdik eşimle. Beylikdüzü'nden hareketle yol 15 km civarı sürüyor. Yol fena değil. Kısa bir sürede Mimaroba'ya, oradan da Güzelce'ye varılıyor. Yolu ve nasıl gidilir kısmını kısa geçiyorum çünkü gitmeniz için tavsiye etmeyeceğim belki de tek yer şu ana dek paylaştıklarım içerisinde.
Güzelce, kime sorsanız deniz kenarında şirin bir tatil beldesi. Ama orada oturuyorsanız eğer. Günübirlik gidecekseniz alışveriş için karşınıza çıkacak bakkal dükkanlarından başka göreceğiniz bir şey yok. Hafta arası gittiğimiz için insan sayısı -sokaklarda- yok denecek kadar azdı. Tamamen sessiz, kovboy filmlerindeki terkedilmiş kasabalar tadında bir Güzelce ile karşılaştık ki, daha önce gittiğimde de durum aynı idi. 

Merkezin yollarındaki tabelalarda nereye gidebiliriz diye dolanırken karşımıza çevreyolu yönlendirmelerinin dışında sadece marina tabelası çıktı. Tek seçenek olarak karşımıza çıkan tabelayı takip ederek geldiğimiz marina yat sahiplerine ait özel alan olduğundan giriş mümkün değil. Kapıdaki görevli gence hemen yan taraftaki küçük sahil bölümünü göstererek buradan başka plaj olup olmadığını sorduk, Yokmuş. Arabayla girebiliyor muyuz dedik. Girebiliyormuşuz. İçeride kumsal, kumsalda 4 araç ve bu araçlarla gelen aileler var. Girişten itibaren 10 metre ilerledik ve gördük ki bildiğin küçük bir alanda deniz kıyısı. görülecek birşey yok. Girdiğimiz gibi hemen çıkmak için manevra yaparken hiç bir şekilde uyarılmadığımız, bir tabela dahi asılı olmadığından bilmediğimiz için aracımız kuma saplandı. Orada bulunan ailelerin yardımıyla aracımızı başka bir araçla çekerek ve gençlerin de yardımıyla iterek yaklaşık bir saatte saplandığımız kumdan kurtulabildik. Geri dönüp Güzelcenin içine, denize bakan ama arka mahalle tadındaki sokaklarına girdik. Yapılaşma ilginç, evler tek sıra değil, çoğu ev sokağa düz ya da paralel değil, ilginç bir şekilde köşe olarak bakıyor. Evin içinde otururken sokağa bakan bir duvar vardır ya hani, burada evlerin köşeleri sokağa bakıyor. Yani içeriden iki duvardan da aynı sokağı görmek mümkün. sokak dediklerim de neredeyse üç bilemedin dört ev boyunda. Dördüncü ev bitince başka bir sokağa dönüş yapıyorsun. O derece. Beldenin girişinde bu sorun yok. Adı villa olan, site olan, yalı olan bir sürü yerleşke var yol boyunca. Bu villa, site ve yalılar dışında Güzelce'de denizi gören büyük ihtimalle yok. Sadece küçük bir park var. O parka girdiğinizde tepeden denizi ve marinayı görebiliyorsunuz. Sadece görebiliyorsunuz.  

Denize girebileceğiniz her sokak, her iniş oradaki evlerin sokağından geçmenizi gerektiren, özel mülk kıvamında olan noktalar. Araçla denize inmek gibi bir lüks zaten yok. Yürüyeceksiniz, ya da kimseyi rahatsız etmemek için hiç girmeyeceksiniz o sokaklara. İnseniz de zaten güzel olmasına rağmen dar kıyılar karşınıza çıkıyor, iki üç aile ya da grup geldiğinde doluveren cinsten. Dönüşe geçmiş olmamıza rağmen ısrarla birşey vardır mutlaka, olmalı diyerek Sinanoba tarafına sürdük aracımızı. Burada da yamaç boyunca tüm deniz gören şerit özel mülk olarak kapatılmış, şahıslara ait villalarca denizi görmek engellenmiş. Bir restaurant tabelası görüp iniyoruz yamaçtan belki orada denize elimiz ayağımız değer diye. Ancak daha denizi görmeden mekanın araç giriş kapısı karşımıza çıkıyor ve geri dönüyoruz. Tüm umudumuz yolda gördüğümüz iki gençte. yaklaşıp kıyıya nereden inebiliriz, sahil var mı diye soruyoruz ve cevap bizi şok ediyor. Ağbi sahile inmek istiyorsan Büyükçekmeyece'ye gidin, burada oyalanmayın. İşte bizim bugün yola çıkarken hayalimiz olan güzel bir sahil kasabası keşfetme düşüncemiz bu cümleyle son buldu. Mimarsinan ve Mimaroba denen yer bildiğin sıradan bir İstanbul ilçesi. İçeri girdikten sonra solda Sinanoba deniz kenarında denizle alakası olmayan bir yer. Sağdan devam ettiğimiz Güzelce ise bildiğin bir köy. Tek farkı, köy evlerini ve tarlaları satın alıp üzerine iki katlı evlerini yapmış ve kapısına da villa tabelası koymuşlar. Eviniz var ya da kiralamak istiyorsanız kafa dinlemek için ideal bir yer belki ama hadi dinlendim dışarıya çıkayım dediğinizde sizi bekleyen hiç bir şey yok. Bu yüzden yazdıklarım arasında ilk kez mutlaka gidin diyemeyeceğim tek yer.

Hiç yorum yok:

BEREKETLİ TOPRAKLARDA ZEYTİN HASATININ ÖYKÜSÜ

"Zeytin gözlüm, sana meylim nedendir?" SOFRALARIMIZIN SİYAH İNCİSİ Yazı ve Fotoğraflar : Atakan ATASOY Fonda bir ressamın ...