27 Eylül 2016 Salı

SAİTABAT - SUSUZ ŞELALE

MANZARA MUHTEŞEM, ZAMANLAMA HAYAL KIRIKLIĞI

Bursa'dan Eskişehir istikametine doğru hareketle yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuğun ardından önce Cumalıkızık girişine varıyor ve 10 dakikadan az bir süre sonra da yolun sağında gördüğünüz şelale tabelalarından sağa saparak devam ettiğinizde iki büyük şelalenin yeraldığı yerleşim alanlarına varıyorsunuz.

İnegöl güzergahı üzerinde bulunan Küreklidere ve Saitabat şelaleri yerli olduğu kadar özellikle Arap turistlerin ve tur otobüslerinin de ziyaret ettiği farklı iki mekan. Küreklidere'ye varabilmek için araçla yapılan yolculuğun ardından 15 dakikalık bir yürüyüş parkuru olduğunu öğrendiğimiz için tercihimizi Saitabat şelalesinden yana yaptık. 



Manzara ve doğa müthiş güzel. 
Şelalelere varmadan önce büyük bir akarsu yatağının üzerindeki köprüden geçiyor yolumuz. Köprünün sağ tarafındaki piknik alanı doğaya kaçmak için ideal görünüyor. ailece oturup yemek yiyebileceğiniz, akarsuyun güzelliğini daha yakından izleyebileceğiniz kamelya tarzı oturma alanların suyun üzerine doğru uzanıyor. Ancak tüm güzelliğine rağmen eksik olan tek ve en önemli şey hatta olmazsa olmaz diyebileceğimiz eksik; suyun kendisi. Eylül ayı olmasına rağmen akarsu yatağı maalesef boş.

Moralimizi bozmadan yolumuza devam ettiğimizde en ünlü hazır su firmalarının ana üretim fabrikalarının önünden geçerken aramızda suyun kaynağını bulduğumuza dair espriler yaparak ilerlemeye devam ediyoruz. Yol boyunca tırmanırken sağımız solumuz, alabildiğine yeşil. Her boş alanda fırsattan istifade mola veren, dinlenen, piknik yapan aileler görüyoruz.

Saitabat Şelalesi tabelasını gördüğümüzde ve tırmanışımız devam ederken, şelale beklentimiz artık neredeyse bir çağlayan boyutuna ulaşmış durumda. 

Şelale dorukta. heyecan da öyle. 

Ormanlık ve yeşillikler içinde yaptığımız yolculuğun sonunda şelalenin bulunduğu alana giriş yaptık nihayet. Yolun her iki tarafı araç dolu. Kimi park etmiş, kimi parketmek üzere yer arıyor. Yoğun bir araç trafiği gezi alanı olarak da kullanılan ancak aynı zamanda geldiğimiz ve devam eden araç yolunun da üzerinde olan bölgeyi bir hayli etkilemiş durumda. Manevra yapabilmek için yola devam etmek ve ileriden dönerek geri gelmek mümkün olabiliyor sadece. Bunda en büyük pay, yabancı turistleri getiren minibüs ve otobüslere ait. Şelale çevresinde araçla kaçabileceğiniz pek bir yer yok çünkü şelale yolun hemen kenarından bizi seyrediyor. Bizim şelale seyretme heyecanımız ise gördüğümüz manzara ile sona eriyor aniden. Ortada şelale filan yok. Devasa yükseklikte muhteşem iki kayanın arasında aktığı muhtemel şelalenin yatağını görüyoruz sadece. 

Hemen ilk gördüğümüz esnafa seslenip sorduk elbette şelale bu mu diye. Buymuş. Bir terslik olduğu muhakkak ama, ters olan bizim ziyaret tarihimiz. Eylül ayı olmasına rağmen Ekimde başlayacak olan yağmurlardan önce burada su görmenin sürpriz olacağını öğrenmiş oluyoruz. 

Bilmiyorduk ve kötü bir tecrübe ile öğrenmiş olduk. Yine de temiz bir dağ havası almış olmak iyi oldu diye kendimizi teselli ettik. Geldiğimiz onca yolu boşa tepmiş olmaktan öte duyduğumuz hayal kırıklığının ağırlığı çoktan çökmüştü. 

Anlamaya çalıştığım ve anlamadığım bir konu var yine de. Biz tabelayı görüp hadi gidelim diyerek yola çıktık. Özel bir gezi, planlanan bir keşif değildi. Peki çoğunluğu Arap turistleri getiren o kocaman otobüslerin burada ne işi vardı? Bir tur firması, plansız, programsız iş yapmamalı. Yapıyorsa da bu hoş karşılanmamalı. Şelale diye yola çıkıyorsunuz ve ortada şelale yok. Şelale bir yana akan bir su yok. Akarsu yatağı kuru. Kendi adıma şunu düşünmeden edemiyorum; Şelale diye akan az miktardaki su, muhtemelen turistler ve ziyaretçiler için hazırlanan, akarsu yatağından yukarıya uzanan, fotoğraflarda da görebileceğiniz büyük borularla taşınıp kayaların arasından geri püskürtülen bir düzenekten ibaret de olabilir. 

Sonuç olarak Saitabat şelalesini görmek istiyorsanız mevsiminde gitmek gerektiğini öğrenmiş olduk. 

Bunan dışında kalan alanlarda Bursa'ya tepeden bakmak, şehirden kaçan zenginlerin yapmış olduğu güzel evleri görmek, şelale yatağının kenarında konuşlanan mekanlarda et yemekleri yemek, turistler için hazırlanmış standlarda satılan, eminönü, kapalıçarşı işi hediyeliklerden satın almak tercihleriniz arasında olabilir. 

Yeni gezilerde görüşmek dileğiyle. 

- Atakan Atasoy (gecelerin delisi) 2016
Ortada bir şelale olmamasına rağmen yine de merakla su yatağına inen, fotoğraf çektirenlere rastlamak mümkün.


Gezimizin zamanlama hatasına rağmen panoramik Bursa manzarası elde kar kalıyor.





Hiç yorum yok:

BEREKETLİ TOPRAKLARDA ZEYTİN HASATININ ÖYKÜSÜ

"Zeytin gözlüm, sana meylim nedendir?" SOFRALARIMIZIN SİYAH İNCİSİ Yazı ve Fotoğraflar : Atakan ATASOY Fonda bir ressamın ...