4 Aralık 2021 Cumartesi

KİM KİMİ KİMİNLE?

 dizilerde aynı senaryoyu farklı kanallarda farklı oyuncularla izlemeye devam eden bir ülke oluşturdular. herkes aynı anda aynı proje dahilinde uyusun diye. ara ara yakaladığım şeyleri paylaşıyorum ama bunların hepsini biraraya getirip uzun uzadıya yazınca daha iyi anlaşılacak. son örnek bu akşam yaşandı. camdaki kız dizisinde çocuklarının yaptıklarıyla başedemeyen despot baba birden insafa geldi ve milyon dolarlık şirketin yönetimini bırakıp emekliye ayrılırken kızı ve oğluna şirketin yönetimini paylaştırdı. üzerinden 2 hafta geçti ve şimdi de AŞK MANTIK EVLİLİK dizisinde, çocuklarının yaptıklarıyla başedemeyen despot baba birden insafa geldi ve milyon dolarlık şirketin yönetimini bırakıp emekliye ayrılırken kızı ve oğluna şirketin yönetimini paylaştırdı. dikkat etti iseniz bu cümleyi bir öncekinden kopyalayıp yapıştırdım. zaten alışıksınız, alışığız. a ya da b kanalı olsun, sağ ya da sol kanal olsun hiç farketmiyor. bunların bir tanesi bile diğerine rakip değil. çünkü hepsinin yemi suyu aynı çiftlikten geliyor. hepsinin yaptığı iş aynı, hepsinin sunduğu dizinin senaryosu kopya. tek bir ekip yazıyor, sağını solunu az biraz çekiştirip değiştiriyor ve kanallara servis ediyorlar. kanallar da güzel bir kız güzel bir oğlan bulup bu senaryoyu farklı mekanlarda filme alıp bizlere servis ediyorlar. hangisini izlemeye başladınsa, haftada 1 dizi 4 saat ekranda oluyor. ayda 16 saat. 3 dizi izliyorsan eğer 48 saatini dizi izlemeye adıyorsun. kalan saatlerini de yarışma, evlilik, kayıp bulmaca, katil bulmaca, kimsenin şöhret olmadığı ses yarışması izlemeceyle geçiriyorsun. gerçek anlamda yatağına uzanıp uyuduğun zamanı da eklersen eğer, uyanık kaldığın saatler o denli az ki farkında bile değilsin. bugün pazarda peynirin kilosu 46 liraydı. peynirci çocuk sırada bekleyenlere duyuru yaptı. "haftaya kavga etmeyelim şimdiden haberiniz olsun, tüm fiyatlara yüzde 50 zam yapıyoruz" diye. benzini filan geçtik artık. kahvaltı sofrasına koyacağımız peynir, önümüzdeki haftadan itibaren 69 lira. ben henüz maaşıma yüzde 50 zam almadım. sen aldın mı peki? sanmıyorum. binlerce ailenin sofrasına koyacak peyniri yokken, evi, katı, arabası, şoförü, frak giymiş uşağı, hizmetçisi olan holding sahibi babanın birilerinin akıllıca oturup iğne oyası gibi işlediği, hayatımıza tuzak kuran dizilerde, kahvaltı sofrasında herkese sayılı zeytin paylaştırarak tutumlu olmayı öğretme cüretine artık katlanamıyorum. İki arkadaşın bir akşam yemeği yanında içtikleri tek kadeh şarap görüntüsü blurlanırken, evin kızının otel odasında bir erkekle buluşup hamile kalmasının, sonra orospuluğunu gizlemek için başkasıyla evlenmesinin normal gösterilmesine dayanamıyorum. başroldeki erkeğin, babasının baskısına isyan olarak kendini aile dostlarının karısıyla yatmadan önce kırbaçlatması, fakir aile çocuklarının silahla, bıçakla gezerken fakirlikten kurtulma yolunun kafa çalıştırmak, iş bulmak, iş kurmak ya da işe girmek yerine kabadayı olmak, çete kurmak, uyuşturucu satmak daha iyidir algısının yaratılmasına katlanamıyorum. eskiden kötü karakterler yan rollerde oynar, kötülüğünü yapar, filmin sonunda da cezasını bulurken, şimdi kötülerin başrolde olması, her türlü yolsuzluğu ve orospuluğu yapmasına rağmen alkışlanmasına şaşırıyorum. hele ki bir YASAK ELMA dizisi var. herkes herkesi düdükledi. dizide düdüklenmeyen tek karakter evdeki saf hizmetçi aysel. hani birgün bir araya gelip eskileri yadedelim deseler. buluştukları odada birbirini zikmeyen yok dedirtecek azgınlıkta bir dizi. günümüz televizyonları ve yaptıkları tüm yayınlar depresif tedavi niteliğinde adeta. hastayı sakinleştirmek, çevresinden yalıtmak üzere doz doz verilen antidepresanlar gibi. aç karnına, tok karnına farketmiyor. elimize batırılmış bir iğnenin ucundaki serum torbasından damla damla zerkedilir gibi beynimize işleyip, ulaşıp bizi uykuda tutmaya devam ediyorlar. tek bir odada, aynı masanın etrafında, aynı insanlar tarafından yazılan dizilerle hepimize iyi uykular.

Hiç yorum yok:

BEREKETLİ TOPRAKLARDA ZEYTİN HASATININ ÖYKÜSÜ

"Zeytin gözlüm, sana meylim nedendir?" SOFRALARIMIZIN SİYAH İNCİSİ Yazı ve Fotoğraflar : Atakan ATASOY Fonda bir ressamın ...